7 Aralık 2014 Pazar

20 / 40

Eskiden kırkı çıkmak diye bir şey varmış ... Güzel bir gelenekmiş aslında . Çünkü bebek de anne de korunmasız , bağışıklık sistemleri de düşük olduğu için evden çıkmayarak hastalıklardan bir nebze korunmuş oluyormuş . Ama şimdi kırk gün beklemek ne mümkün sabırsız anneler yani bizler bırak kırk günü yirmi gün bile oturamıyoruz evde . Zaten hadi oturayım desen ; bebeğin kontrolü annenin kontrolü derken ilk günlerden itibaren dışarı çıkmak zorunda kalıyoruz mecburen .

Neyse ; adet yerini bulsun diye cumartesi günü biz de kırklanalım dedik ( Çünkü İdil ' de de yapmıştık .) Saçak altından 41 adet taş , bir miktar yeşil yaprak ve alyanslarımızdan hazırlanmış su ile İris ' i yıkadık . Bu sudan bir miktar ayırıp hem benim son banyo suyuma ilave ettik hem de evin her tarafına serptik kırk basmasın diye ... Bu arada başka bir yerde bir miktar tuzlu su hazırlayıp İris ' in ayaklarına ve koltuk altlarına sürdük kokmaması için . 
Sonuç olarak tüm ananelerimizi yerine getirip hazırlanıp çıkana kadar saat üç oldu . (Bir de sözüm ona İdil ' i de yıkayacaktım onu da yapsaydım çıkamayacakmışım demek ki :) Dışarı ayak basar basmaz büyük anneanneyi ziyarete gittik . ( Öyle dedi anneannem yaşı büyük olan birine gidilirmiş ; bana getirirsin İris ' i dedi ; ben de öyle yaptım . )

Anneanneciğim hazırlıklar yapmış bize ; İris ' i yatırmak için yatak bile yapmış ara dantelli çarşaftan ; çok hoşuma gitti . Biraz oturup sohbet ettikten sonra yumurta ve şekerlerimizi alıp babamızı ziyarete gittik . Böylelikle bu faslı da atlatmış olduk ....

Hiç yorum yok: